Periferik T hücre lenfomalar, kötü tedavi yanıtları ve düşük toplam sağkalım ile karakterize nadir heterojen bir hastalık grubudur. Son on yılda, bu hastalığa yönelik T hücre biyolojisini hedef alan birkaç yeni tedavi nüks hastalarda onaylandı. Pralatreksat, romidepsin, belinostat ve brentuksimab vedotin gibi bu yeni tedaviler dünyada ve ülkemizde de rutin pratikte kullanıma girmeye başladı. Bu gelişmelere rağmen monoterapi sonuçlarının çok yüz güldürücü olmaması nedeniyle bu ajanların yer aldığı kombinasyon tedavilerine hız verildi.
Yeni WHO sınıflamasında, PTCL’nin alt tipleri moleküler ve fenotipik belirteçler tarafından tanımlanmaktadır. Bu yeni sınıflandırma, hedefe yönelik tedavilere yanıt verebilecek alt tipleri gruplandırmayı sağlamıştır. Sınıflamada kullanılan genetik belirteçlere epigenetik genler (TET2, IDH2, DNMT3A, RHOA, CD28) de dahildir. Bu nedenle, histon deasetilaz (HDAC) inhibitörleri gibi epigenetik tedaviler, diğer hedef tedaviler veya kemoterapilerle kombine olarak kullanılmaktadır. Erken faz çalışmaları romiepsinin T hücre lenfomasında aktiviteye sahip olduğu bilinen diğer ajanlarla kombinasyon tedavisinin bu hastalık grubunda klinik yarar sağladığını göstermiştir. Buna ek olarak, antikor ilaç konjugatı brentuksimab vedotinin, CD30 eksprese eden T hücre lenfomalarında güçlü bir etkinliğe sahip olduğu gösterilmiştir. Brentuksimab vedotin ile edilen yanıtı hızlandırmak ve progresyonsuz sağkalımı artırmak için diğer hedef tedaviler ve kemoterapi ile kombinasyonuna yönelik çalışmalar devam etmektedir. T hücre lenfomaları, tedavide son derece zorlayıcı bir grup hastalık olmasına rağmen, T hücre lenfomagenezinden sorumlu patogenezleri ayrı ayrı hedef alan ilaçların kombine kullanılmasına yönelik çabalar yakın gelecekte sonuçların daha iyi olabileceğine yönelik umut vaat ediyor.
Daha detaylı bilgi ve makalenin orjinal hali için lütfen linke tıklayın
Prof. Dr. H. İsmail Sarı
İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı