Anasayfa » Etiket: hematoloji denizli

Etiket Arşivi: hematoloji denizli

KANSERE BAĞLI HALSİZLİK İSTİRAHAT İLE GEÇMEZ!

“Kanser tedavisinin en önemli kısmı hastalığa ve/veya kemoterapiye bağlı gelişen halsizliğin yönetimi konusudur. Küçük yürüyüşler ve hafif egzersizler bu hastalıktan muzdarip çoğu kişinin enerji düzeyini yükseltir.”

Halsizlik; kemoterapi, radyoterapi, biyolojik tedaviler, kök hücre nakli ve cerrahiden oluşan kanser tedavisinin en sık görülen yan etkisidir. Bu tedavilerin yanında kansızlık (anemi), ağrı, ilaçlar ve duygusal durum halsizliğe neden olabilir veya mevcut halsizliği kötüleştirebilir.

Hastalar kanser ilişkili halsizliği tanımlarken “son derece yorgunum”, “son derece güçsüzüm”, “üzerimde ağırlık ve uyku hali var”, “bitap düştüm”, “kötüye gidiyorum”, “enerjim kalmadı” gibi bu durumu tarif edebilecekleri cümleler kullanırlar. Bu durumdaki bir hastanın veya yakınının aklına gelen ilk şey halsizliği geçirmek için yapılacak istirahattir. Hastaya yataktan kalkmaması ve dinlenmesi önerilir. Hâlbuki istirahat kanser ilişkili halsizliğe her zaman yardımcı olmaz. Kanser ve kemoterapi ilişkili halsizlik çoğu hastanın başa çıkmada zorlandığı en önemli yan etkilerden biridir.

Eğer kendinizi ileri derecede kuvvetsiz hissediyorsanız, normal günlük aktivitelerinizi yapamıyorsanız ya da uyku veya istirahat sonrası hala yorgunluk yakınmanız varsa bunu mutlaka sizi takip eden hekim veya sağlık ekibi ile paylaşın. Çünkü bu halsizliğin birden fazla nedeni olabilir. Halsizliğin hangi günlük aktivitelerinizi nasıl etkilediğini ve yaptığınız hangi aktivite veya durumların halsizliğinizi iyileştirdiğini ya da kötüleştirdiğini mutlaka not alın.

Halsizliğimi nasıl yönetebilirim?

Aşağıdaki önerileri uygulamak sizi daha iyi hissettirebilir:

  • İstirahati ve aktiviteyi dengeleyen günlük plan yapın: Sizi rahatlatacak aktiviteleri seçin. Çoğu kişi müzik dinlemeyi, okumayı, meditasyon yapmayı, resim yapmayı veya hoşlandığı kişilerle vakit geçirmeyi tercih eder. Rahatlatıcı aktiviteler enerjinizi korumanızı ve stresinizi azaltmanızı sağlar. Daha fazla enerjiye sahip olmak ve kendinizi daha iyi hissetmek için doktorunuz tarafından önerilen hafif egzersizleri de yerine getirebilirsiniz.

 

  • İstirahat için zamanınızı planlayın: Kendinizi yorgun hissediyorsanız, gün içinde “kestirme” ya da “şekerleme” olarak tarif edilebilecek 1 saatten kısa olan uyku uyuyabilirsiniz. Unutulmaması gereken şey, gün içindeki uyku süresi fazla olursa gece uykusunda güçlük çekilir ve bu durum kişiyi halsiz ve mutsuz bırakır. Sizin için en önemli olan günlük aktivitelerinize öncelik verin ve bunları enerjinizin en iyi olduğu dönemde yapın. “yemek yemek” gibi temel ihtiyaçlarınızı ve “araba sürmek” gibi dikkat isteyen aktiviteleri mutlaka sizi takip eden doktorunuza danışın.

 

  • İyi beslenmeye ve bol sıvı tüketmeye çalışın: Enerjinizi artıracak yiyecek ve içecekler için diyetisyen veya doktorunuzla görüşün. Yüksek protein ve kalori içeren yiyecekler enerji düzeyinizi arttırmaya yardımcı olur. Üç öğün yerine daha az ama daha sık öğünlerle beslenme sizi daha enerjik hissettirebilir. Bol sıvı tüketin. Alkol ve kafeinden kaçının.

 

  • Hekiminizle sıkıntılarınızı paylaşın: Hekiminizle sadece hastalığa ait fiziksel yakınmalarınız dışında, hastalığa ait psikolojik sıkıntılarınızı da paylaşmanız doğru yönlendirilmeniz açısından faydalı olacaktır. Dayanılması size zor gelen düşüncelerinizi ve hislerinizi paylaşmanız bunlarla başa çıkmanızı kolaylaştırır. Hekiminiz gerekirse bu konularla ilgili bir uzmana sizi yönlendirebilir. Üzüntü ve stresinizi azaltmak sizi daha enerjik yapacaktır. Yine kontrol altında olmayan ağrı sizi halsiz bırakabileceği için, mevcut ilaçlarla düzelmiyorsa hekiminizin önerisi ile bu konu ile ilgili bir palyatif ağrı bakım uzmanından yardım alabilirsiniz.

 

Sağlık ve umutla kalın…

 

KAYNAK: www.cancer.gov

 

Prof. Dr. H. İsmail Sarı

İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı

 

Muayenehane adresi: Sırakapılar Mah. Saltak Cad. No: 50 Yeşil Apt. Merkezefendi/DENİZLİ

Telefon: : 0 258 261 6460 veya 0 555 011 6460

E-posta: profdrhisari@gmail.com

Web sayfası: https://www.profdrhisari.com

Facebook: https://www.facebook.com/profdrhisari

Twitter: https://twitter.com/profdrhisari

Instagram: https://www.instagram.com/profdrhisari

 

 

WBC (BEYAZ KÜRELER) DEĞERİM DÜŞÜK: NEYİM VAR?

Bu yazımızda tetkik sonucunu gördüğünde trombosit düşüklüğü kadar hastalarımıza panik yaptıran başka bir durumu, lökosit düşüklüğünü ve nedenlerini açıklamaya çalışacağız. Lökosit düşüklüğünde hastalarımızın ilk aklına gelen aynı trombosit düşüklüğünde olduğu gibi lösemidir. Hâlbuki WBC, beyaz küreler ya da savaşçı hücreler olarak bilinen lökositlerin düşüklüğü yalnızca lösemide olmaz.

 

Tam kan sayımında üç hücre grubu değerlendirilir. Bu hücreler alyuvarlar (eritrositler= kırmızı küreler), pıhtılaşma hücreleri (trombositler=kan pulcukları) ve akyuvarlar (lökositler=savaşçı hücreler) olarak bilinirler.

 

Kan damarları içinde dolaşan beyaz küre sayısı mm3’de 4.000-10.000 hücredir. Bu değer 4.000 altına düştüğünde lökopeniden bahsedilir. Yine aynı trombosit düşüklüğü gibi bir laboratuvar bulgusudur. Bir hastalık değildir. Bu laboratuvar bulgusuna yol açan hastalığın araştırılması gerekir.

 

Hastaların çoğunun tam kan sayımı tetkikinde gördüğü WBC değeri düşüklüğü lökopeniyi gösterir. Şu durum ve hastalıklarda lökopeni oluşmaktadır:

  • Nezle, grip dahil virüslerin yol açtığı hastalıklar
  • Doğuştan kemik iliği yapımının bozuk olduğu hastalıklar
  • Kemik iliğini işgal eden kanserler
  • Tıp dilinde “otoimmün” olarak ifade ettiğimiz, vücudun bağışıklık sisteminin bu hücreleri ve kemik iliğini harap ettiği durumlar
  • Şiddetli ve bakterilerin yol açtığı infeksiyonlar
  • İlaçlar (Hemen her ilaç beyaz küreleri düşürebilir).
  • Vücutta “infeksiyon dışı iltihap” yapan durumlar
  • Kemik iliği yetmezlikleri (Aplastik anemi, myelodisplastik sendrom)
  • Kemoterapiler
  • AIDS hastalığına yol açan HIV virüsü
  • İleri derecede dalak büyüklüğü
  • Lösemiler
  • Romatizmal hastalıklar (Lupus, Romatoid artrit gibi)
  • Beslenme bozuklukları
  • Vitamin eksiklikleri
  • Radyasyon tedavisi
  • Verem (Tüberküloz)

Tam kan sayımında WBC değeri düşük olan bir hastanın öncelikle panik yapmaması, bu laboratuvar değerinin lösemi dışında birçok hastalığın bulgusu olabileceğini bilmesi ve ilgili hekim ya da hekimlerle işbirliği yaparak tüm bu hastalıklar açısından değerlendirilmesi gerekmektedir.

Sağlık ve umutla kalın…

Prof. Dr. H. İsmail Sarı

İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı

 

KAYNAK:

  1. mayoclinic.org
  2. William H. Kreisle MD, Manuel Modiano MD, in Decision Making in Medicine (Third Edition), 2010.

 

 

KÖK HÜCRE TEDAVİSİNDE YENİ GELİŞME

Kalp krizi geçiren hastalarda kalp hasarını düzeltmek için kök hücre tedavisi umut vaat eden bir tedavi olsa da kök hücreleri direkt olarak kalp kasına yönlendirme ile ilgili çalışmalar devam etmektedir. Bu konuda heyecan verici bir haber ABD Kuzey Carolina Eyalet Üniversitesinden geldi.

 

Araştırmacılar pıhtılaşma hücreleri (trombosit) nanovezikülleri ile dekore edilen kök hücrelerin hasarlı bölgeyi bulmasını, yerleşmesini ve  etkin bir şekilde tedavi etmesini sağladığını gösterdiler. Trombosit nanovezikülleri kök hücreler için bir çeşit GPS görevi görürken, vücudun pıhtılaşma mekanizmasını da trombositler gibi tetiklemedikleri için yeni bir kalp krizi riskine de yol açmıyorlar.

Deney Fareler üzerinde yapılan çalışmanın ilerisi için insanlarda yapılacak kök hücre tedavilerini olumlu yönde etkileyebileceği bildirildi.

 

KAYNAK:

Ke Cheng et al. Targeted repair of heart injury by stem cells fused with platelet nanovesicles. Junnan Tang, Nature Biomedical Engineering 2, 17–26 (2018).

PIHTILAŞMA HÜCRELERİM DÜŞÜKMÜŞ: LÖSEMİ OLABİLİR MİYİM?

Halk arasında “pıhtılaşma hücreleri” veya “kan pulcukları” olarak bilinen “trombositler” (ingilizce adı platelet) kanın pıhtılaşmasında görev alan kan hücreleridir. Kandaki trombosit sayısının az olması durumuna “trombositopeni” adı verilir.  Bir hastalık değil, bir hastalığın neden olduğu laboratuvar bulgusudur.

Devamını Oku »

HEMATOLOJİK KANSERLERDE OMEGA-3 TAKVİYESİ: YARARLI MI, ZARARLI MI?

Değerli internet kullanıcıları;

Hematolojik kanserler; kan, kemik iliği ve lenf bezi kaynaklı tümörlere verilen isimdir. Gerek onkolojik gerekse hematolojik kanser tedavisinde en sık kullanılan tedavi şekillerinden birisi kemoterapidir. Gerek tedavi sırasında, gerekse tedaviden sonra hastaların en çok sorduğu soru ise gıda takviyelerinin kullanılıp kullanılamayacağı konusudur. Öncelikle şunu söylemeliyiz ki, doğru olan bu besinleri kullanıp kullanmamayı sizi takip eden hekiminize veya ilgili hekime danışmaktır. Bu yazımızda, hematolojik kanserlerde, gıda takviyelerinden biri olan omega-3 yağ asitleri (internette balık yağı olarak daha fazla rastlarsınız) takviyesine bilimsel ve güncel veriler ışığında göz atacağız.

Omega-3 yağ asitleri, doymamış yağ asitleri olarak bilinir. Vücut için gerekli olup insan vücudunda üretilemediğinden gıdalardan elde edilir. Soğuk sularda yaşayan yağlı balıklar, ton balığı, uskumru, sardalya ve hamsi tüketerek omega-3 yağ asitlerini alabiliriz. Bunlar dışında omega-3 yağ asitleri keten tohumu, ada çayı yağı, kivi, semizotunda en az balık yağındaki kadar bulunurlar. Daha az oranlarda ise ceviz, badem, fındık, soya filizi, kuru fasulye, soya fasulyesi, nohut, mısır, mısır unu, çörek otu yağı, kanola yağı, soya yağı, tatlı patates, marul, lahana, brokoli ve diğer yeşil yapraklı sebzelerde bulunurlar. Vücudun omega-3 yağ asidine ihtiyacı daha anne karnında başlar, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve yaşlılık boyunca bu ihtiyaç devam eder.

Erken Evre Kronik Lenfositik Lösemide Omega-3 Yağ Asitleri Kullanılabilir mi?

Kronik Lenfositik lösemi bağışıklık sistemimizde önemli yeri olan lenfosit isimli hücrelerin aşırı çoğalması ile oluşan, oldukça yavaş seyirli bir hastalıktır. Genelde 60-80 yaş aralığında görülür. Çoğu zaman hastanın hiçbir yakınması yok iken tesadüfi olarak başka bir nedenle yaptırdığı kan sayımı tahlilinde ortaya çıkar. Yavaş seyirli olması, ileri yaşlarda görünmesi nedeniyle erken evre ve yakınması olmayan hastalarda tedavinin herhangi bir yararı gösterilemediği için tedavisiz izlenebilir.

Tedavisiz izlenen erken evre kronik lenfositik lösemi hastalarında destek besinlerin kullanıp kullanılmayacağı ile ilgili klinik araştırma ABD’de bulunan Marshall Üniversitesinde yapıldı. Yaklaşık 3 ay boyunca omega-3 yağ asidi kullanan hastaların 3. ay sonunda hastalık aktivitesi ile ilgili olan bazı değerlerin düzeldiği saptandı. En önemli bulgulardan birisi ise kullanılan omega-3’ün, hastalığın tedavisinde kullanılan kemoterapinin hücreler üzerindeki duyarlılığını arttırdığı görüldü.

Omega-3 Yağ Asitlerinin Lenfoma ve Diğer Lösemi Tiplerinde Kullanım Yeri Var mı?

Omega-3 yağ asitlerinin hematolojik kanserlerde kullanımı ile ilgili diğer bir araştırma 2017 yılının sonunda yayınlandı. Lösemi ve lenfomalı hastalarda yapılan bu klinik araştırmada, kemoterapi sırasında omega-3 yağ asitlerinin kullanımının hastalığa bağlı gelişen iltihap parametrelerinde düzelme sağladığı saptandı.

Omega-3 Yağ Asitlerinin Yan Etkisi Var mı?

Omega-3 asitlerinin en sık görülen yan etkileri ciltte döküntü, tat duyusunun bozulması, bel-sırt bölgesinde ağrı, hazımsızlık-mide yakınmaları ve grip benzeri semptomlardır. Bunların yanında nadir olarak kanama bozukluğu, kalp ağrısı, uykusuzluk, depresyon belirtileri görülebilir.

Sonuç olarak, omega-3 yağ asitlerinin öncelikle doğal yollarla yani yazının başında verdiğimiz besinlerin tüketilerek alınmasını tavsiye ediyoruz. Hematolojik kanserlerin rutin tedavisinde bulunmadığını hatırlatıyoruz. Fakat sizi takip eden hekime danışarak, yakın doktor gözetiminde, ilaç etkileşimi ve yan etkileri göz önünde bulundurularak bir seçenek olarak kullanılabileceğini de belirtmek istiyoruz.

Sağlık ve umut dolu günler diliyoruz…

KAYNAKLAR

  1. Valentine RC & Valentine DL (2004) Progress in Lipid Research 43:383-402 Omega-3 fatty acids in cellular membranes: a unified concept
  2. Fahrmann JF. Inhibition of nuclear factor kappa B activation in early-stage chronic lymphocytic leukemia by omega-3 fatty acids. Cancer Invest. 2013 Jan;31(1):24-38.
  3. Chagas TR. Oral fish oil positively influences nutritional-inflammatory risk in patients with haematological malignancies during chemotherapy with an impact on long-term survival: a randomised clinical trial. J Hum Nutr Diet 2017;30(6):681-692.

 

Prof. Dr. H. İsmail SARI

İç Hastalıkları ve Hematoloji (Kan Hastalıkları) Uzmanı

Adres: Sırakapılar Mah. Saltak Cad. No: 50 Yeşil Apt. Merkezefendi/DENİZLİ

Telefon: 0 555 011 6460 – 0 258 261 6460

E-mail: profdrhisari@gmail.com

Facebook: https://www.facebook.com/profdrhisari

Twitter: https://twitter.com/profdrhisari

GÜNLÜK YARIM SAAT YÜRÜYÜŞ KANSER RİSKİNİ AZALTIYOR: HAYDİ DOĞA YÜRÜYÜŞÜNE!

Modern toplum yaşantısı teknolojiyi, gökdelenleri, alışveriş merkezlerini, otobanları yaşamımıza sokarak, bizi çevre kirliliği, gürültü, yaşam kaygısı ve stresle baş başa bıraktı. Hâlbuki birkaç dakika için bile olsa insanlardan olabildiğince kopup tamamen doğayla bütünleşmek gibisi var mı? Sadece ayağınızın altında hışırdayan çimenle, güneşle, rüzgârla, doğayla ve en önemlisi yaşama sevinciniz ile baş başa kalmak…  Devamını Oku »