Anasayfa » Etiket: hematolojik kanser

Etiket Arşivi: hematolojik kanser

HEMATOLOJİK KANSERİ OLAN HASTALARDA GENEL COVID 19 ÖNLEMLERİ

Covid-19 görülen ülke ve bölgelerdeki yeni vakalara ilişkin güncel verilerin derlendiği “Worldometer” internet sitesine göre, dünya genelinde virüs nedeniyle 366 bin 415 kişi yaşamını yitirdi, virüs bulaşan 2 milyon 655 955 kişi iyileşti. Dünya genelinde Covid-19 bulaşan kişi sayısı, 5 milyon 909 bin 677’ye ulaştı. Hematolojik kanserli hastalarda da yavaş yavaş bu konudaki veriler olgunlaşmaya başlıyor. Bu yazımızla birlikte covid 19 pandemisinde hematolojik kanserlere yaklaşım konusundaki yazı dizimize başlıyoruz.

  • Hastaneye gidiş sıklığınızın azaltılması, damar yolundan verilen ilaçların sıklığının azaltılması veya ağız yolu (oral) ile kullanıma geçilmesi önerileri konusunda doktorunuzla telekonferans yöntemi ile iletişime geçin. Bu konularda sizin için önemli olan riskleri ve dikkat etmeniz gereken durumları en iyi sizi takip eden primer hekiminizin bileceğini aklınızdan çıkarmayın.
  • Ellerinizi sabun ve suyla her seferinde en az 20 saniye sık sık yıkayın.
  • Sabun ve su hazır bulunmuyorsa, en az% 60 alkol içeren alkol bazlı el dezenfektanı kullanın.
  • Burnunuza, gözlerinize ve ağzınıza ellerinizle dokunmaktan kaçının.
  • Hastalık semptomları gösteren kişilerle aynı ortamda bulunmamaya özen gösterin.  
  • Sosyal mesafeye dikkat edin.
  • Sosyal toplantıları sınırlayın; 10 veya daha fazla kişiden oluşan toplantılardan kaçının.
  • Hava sirkülasyonunun zayıf olduğu kalabalık alanlarda maske takın.
  • Özellikle toplu paylaşım olasılığı yüksek olan ticari havayolu, otöbüs veya yolcu gemisiyle zorunlu olmayan seyahatlerden kaçının.
  • Zorunlu olmadıkça salgınların olduğu bölgelere seyahat etmekten kaçının.
  • Her zaman olduğu gibi sıvı alımınızı sürdürün ve doktorunuz tarafından aksi söylenmedikçe periyodik olarak egzersiz yapın; bu kan pıhtılaşması riskini azaltır.
  • Ateş ve diğer covid 19 semptomları varlığında, hastalığınızın ve tedavinizin mevcut durumuna göre covid 19 dahil olası nedenler ve tedavi yaklaşımı açısından doktorunuzla iletişime geçin.
  • Öksürüyorsanız veya hapşırıyorsanız, dirseğinizin dolabına veya eliniz yerine bir koruyucuya öksürerek / hapşırırken mikropların yayılmasını kontrol edin. Koruyucuyu hemen tıbbi atık kurallarına uygun olarak atın.
  • Grip aşısı ve hastalığınız için gerekli olan aşıların yapılması konusunda doktorunuzdan öneri alın.

Prof. Dr. H. İsmail SARI

İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı

Kaynaklar

  1. Seth T, Shankar A, Roy S, Saini D. Hemato- Oncology Care in COVID-19 Pandemic: Crisis within a Crisis. Asian Pac J Cancer Prev 2020;21(5):1173-1175.
  2. Weinkove R et al. Managing haematology and oncology patients during the COVID-19 pandemic: interim consensus guidance. Med J Aust 2020 May 13.
  3. Percival MM et al. Considerations for Managing Patients With Hematologic Malignancy During the COVID-19 Pandemic: The Seattle Strategy. JCO Oncol Pract 2020 May 5.

KANSIZLIĞIN AZ BİLİNEN BİR NEDENİ: MYELODİSPLASTİK SENDROM (MDS)

“Myelodisplastik Sendrom” kısa adı ile “MDS” halk arasında “kemik iliği tembelliği” olarak ifade edilen tıp literatüründe “kemik iliği yetmezliği hastalıkları” olarak bilinen hastalık grubu içerisinde yer alır. MDS’de sorun kemik iliği hücrelerindedir. Bu hücrelerin yapısı bozuktur ve düzgün çalışmazlar. Hastalığın en önemli yönü ise “akut lösemi” olarak bildiğimiz hızlı başlangıçlı ve hızlı seyirli lösemilere dönüşebilme özelliğinin olmasıdır.

Devamını Oku »

KIRMIZI ET KANSER RİSKİNİ ARTIRIYOR MU?

“Kırmızı – beyaz et tüketimi ve kanser gelişme riski açısından bilimsel tıp literatürü incelendiğinde çok sayıda araştırmanın olduğunu görüyoruz. Bu konuda yapılan araştırmaların en büyüğü İtalya’lı bilim adamlarından geldi.”

 

 

İnternette kırmızı ve beyaz et tüketiminin yararları ve zararları konusunda çok yazıya rastlarız. Et besin deposudur. Vücut için gerekli olan çoğu yapıtaşını, vitaminleri et tüketiminden sağlarız. Tüm organların düzenli çalışabilmesine yönelik yararları bulunmaktadır. Bununla birlikte kolesterol ve tansiyon yüksekliğine yol açabilme olasılığı, kalp damar hastalıklarının sebepleri arasında gösterildiğini de akılda tutmak gerekir.

Et tüketiminde hangi türün (kırmızı mı, beyaz mı?) daha fazla tüketilmesi gerektiği en çok tartışılan konular arasındadır. Bu yazımızda, mevcut tartışmaya kanserler açısından ve özellikle hematolojik kanser türlerinden olan lenfoma ve miyelom için dahil olacağız.

Kırmızı et tüketimi ve kanser gelişme riski açısından bilimsel tıp literatürü incelendiğinde çok sayıda araştırmanın olduğunu görüyoruz. Bu konuda yapılan araştırmaların en büyüğü İtalya’lı bilim adamlarından geldi. Floransa Kanser Araştırma ve Önleme Enstitüsünde yapılan ve daha önce bu konuda yapılan tüm çalışmaların analiz edildiği son araştırmada, çok sayıda lenfoma ve miyeloma hastası et tüketim miktarları ve türleri açısından tarandı. Yaklaşık 16.500 lenfoma ve 3700 miyelom hastası üzerinde yapılan araştırmada kırmızı et tüketen hastalarda bu hastalıklara yakalanma riskinin beyaz et tüketenlere göre daha fazla olduğu tesbit edildi. Sonuç olarak, çalışmanın araştırmacıları, kırmızı et tüketiminin azaltılarak beyaz et ve deniz ürünleri tüketiminin artırılmasını bu hastalıklara yakalanma riskini azaltmak için öneriyorlar.

 

Sağlık ve umutla kalın…

 

Prof. Dr. H. İsmail SARI

İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı

 

KAYNAK: Caini S, Masala G, Gnagnarella P, Ermini I, Russell-Edu W, Palli D, Gandini S. Food of animal origin and risk of non-Hodgkin lymphoma and multiple myeloma: A review of the literature and meta-analysis. Crit Rev Oncol Hematol 2016;100:16-24.

IMMUNE CHECKPOINT İNHİBİTÖRLERİNİN YAN ETKİLERİ

“İmmune Checkpoint İnhibitörleri” gerek onkolojik gerekse hematolojik kanserlerin tedavisinde önümüzdeki yıllar için büyük umut vaat etmektedir. Diğer taraftan özellikle immün sistem ilişkili yan etkileri kullanımlarını sınırlamaktadır. New England Journal of Medicine dergisinde yayınlanan derleme ilaçların mevcut yan etkilerine göz atıyor. Hematoloji yan dal asistanlarımız ve uzmanlarımıza keyifli okumalar diliyorum…

Makaleye ulaşmak için tıklayın

EGZERSİZ, KEMOTERAPİ İLİŞKİLİ KALP YETMEZLİĞİNİN İYİLEŞMESİNE KATKI SAĞLAR

Gerek onkolojik gerekse hematolojik kanser tedavisinde en sık kullanılan tedavi şekillerinden birisi kemoterapidir. Kemoterapi, kanser hücrelerini yok etmek veya bu hücrelerin büyümesini kontrol altına almak için antikanser ilaçlar kullanılarak yapılan tedavidir. En sık yan etkileri; kısa vadede halsizlik, bulantı-kusma, saç dökülmesi, kan değerlerinde düşme, ağız yaraları, ishal-kabızlık ve cilt-tırnak değişiklikleridir. Uzun vadede (aylar-yıllar sonra) ise katarakt, erken menapoz, kalp problemleri, kısırlık, akciğer-karaciğer harabiyeti, kemik erimesi ve ikincil kanser (her türlü organ kanserleri, lösemiler gibi) görülebilir. “Kemoterapi ilişkili ileri derece kalp yetmezliği” durumu ise hem kısa hem de uzun vadede gelişebilir.

2017 yılının sonlarında İtalya’daki araştırmacıların sunduğu ve bu konuda yapılan önceki araştırmaların sonuçlarını da derleyen makale “Advances in Experimental Medicine and Biology” adlı tıp dergisinde yayınlandı.Yayında günlük yürüyüş şeklinde yapılan egzersizlerin özellikle kalbin kasılma fonksiyonunu düzelttiği ve kalple ilgili sorunlara bağlı hayati riski azalttığı bildirildi.

 

Bu nedenle ister hastalığı aktif olup tedavi altında olan, isterse tedavi alıp hastalıktan kurtulmuş kanser hastalarında günlük hiç olmazsa 30 dakikalık yürüyüşün tavsiye edilebileceğini düşünüyoruz.

Sağlık ve umut sizinle olsun

 

Prof. Dr. H. İsmail SARI

İç Hastalıkları ve Hematoloji (Kan Hastalıkları) Uzmanı

Adres: Sırakapılar Mah. Saltak Cad. No: 50 Yeşil Apt. Merkezefendi/DENİZLİ

Telefon: 0 555 011 6460 – 0 258 261 6460

E-mail: profdrhisari@gmail.com

Facebook: https://www.facebook.com/profdrhisari

Twitter: https://twitter.com/profdrhisari

KAYNAKLAR:

1.    Kanser.gov.tr

2.     Cavarretta E. The Positive Effects of Exercise in Chemotherapy-Related Cardiomyopathy. Adv Exp Med Biol 2017;1000:103-129.

NEDEN KANSERE YAKALANDIM?

Neden ben? Niçin bu hastalık beni buldu?

Kansere yakalanan kişinin en çok sorduğu sorudur yukarıda yazdıklarımız. Bugün için kanser nedeni tam olarak bilinmese de suçlanan pek çok neden var. Aslında vücudumuzda her gün milyonlarca kanser hücresi oluşuyor. Fakat vücudun bağışıklık sistemi bu hücreleri kısa süre içinde kanser haline gelmeden yok ediyor. Bağışıklık sisteminin çeşitli nedenlerle işlevselliğinin bozulması, bu dengeyi bozarak kansere yol açabiliyor. Bu nedenleri önlenebilir ve önlenemeyen olmak üzere iki başlık altında toplayabiliriz. Şimdi bu nedenlere kısaca göz atalım.

ÖNLENEBİLİR NEDENLER

-Sigara

Sigara ve tütün kullanımı başta akciğer, mesane, gırtlak (larinks), ağız, yemek borusu (özefagus) ve pankreas kanserinin başlıca nedenidir.

-Alkol 

Aşırı alkol tüketimi, ağız, gırtlak, böbrek, üst solunum yolu ve meme kanserlerine neden olabiliyor.

-Düzensiz ve hatalı beslenme

Kanserin en önemli nedenlerinden biri hatalı beslenmedir. Doymuş yağ oranı yüksek, sebze ve meyvenin yeterli kadar yer almadığı beslenme alışkanlıkları, başta kolon (kalın bağırsak) kanseri olmak üzere meme ve gırtlak kanserine yakalanma riskini artırmaktadır.

-Obesite (aşırı kilolu olma durumu)

Obesite karaciğer, mesane, meme kanseri ve bazı lösemi tiplerine yol açabilir.

 

-Hareketsizlik ve spor yapmamak

Başta kolon kanseri olmak üzere birçok kanser türüne yakalanma olasılığını ciddi şekilde artırıyor.

-Virüsler ve bazı bakteriler

Çalışmalar bazı virüs ve bakteri tiplerinin bazı kanser türleri ile direk ilişkili olduğunu göstermiştir. Human papilloma virüs ve rahim ağzı kanseri ilişkisi, hepatit C, HIV (AIDS) ve lenfoma ilişkisi ilk aklımıza gelen örnekler olarak sayılabilir. Yine Helikobakter pilori adı verilen bir bakterinin mide ülseri ve kanseri gelişiminde rol oynadığı bilinmektedir.

-Radyasyon ve ultraviole (UV) maruziyeti

. Ultraviole ışınlar özellikle cilt kanseri gelişiminde rol oynarken, radyaaktif maddeler başta hematolojik kanserler olmak üzere tüm kanser türlerininin gelişiminden sorumludur

-Kanserojen ortamlar

Asbest, arsenik, benzen gibi kanserojen maddelerin bulunduğu ortamlarda uzun süre kalmak kansere yol açabilir.

-Çevre kirliliği ve tarım ilaçları

Su, hava ve toprak kirliliği, dünyadaki kanser vakalarının yüzde 1 ile 4’ünün sorumlusu.

ÖNLENEMEYEN NEDENLER

-Yaşlanma

Kansere yakalanma riski, yaşlandıkça artıyor. Kanser oranı yaşlılar arasında daha fazla, tedaviye yanıt daha azdır. Yaşlanma ve kanser konusunu ayrı bir başlık altında toplayacağız.

-Irk ve etnik köken

Bazı kanser türleri, o yörenin genetik özelliklerine göre belirli ülkeler veya coğrafi bölgelerde daha az veya daha çok görülebilir. Bölgenin beslenme alışkanlıkları ve hayat stili kanser gelişiminde büyük rol oynar. Örneğin uzak doğuda tütsülü deniz ürünleri tüketimine bağlı mide kanserine yakalanma oranı oldukça yüksektir.

-Kalıtım

Anne ve babamızdan veya daha önceki kuşaklardan gelen genlerin neden olduğu kanser hastalıkları, dünyadaki kanser olgularının yaklaşık yüzde 4’ünü oluşturmaktadır. Vücutta kansere yol açan genlerin çeşitli nedenlerle aktifleşmesi ya da tam tersi olarak kanseri baskılayan genlerin sessizleşmesi kanser oluşumuna neden olabilir.

-Cinsiyet

Bazı kanser tipleri sadece erkek ya da sadece kadınlarda görülmektedir. Prostat ve meme kanseri bu konuya örnek olarak verilebilir.

Sonuç olarak, kansere yol açan nedenlere bakıldığında önlenebilir nedenlerin daha fazla olduğunu ve bu nedenlerin özüne bakıldığında ise maalesef modern toplum düzeninin yaşam tarzımızı kötü yönde değiştirerek kansere yakalanma riskimizi artırdığını görüyoruz. O halde bu günden başlayarak kendimiz ve ailemiz için bazı kararlar almalı, yaşam tarzımızı sağlık yönünde değiştirerek kendimizi, ailemizi ve çevremizi bu yönde motive etmeliyiz. Sağlık ve umut dolu günler…

Prof. Dr. H. İsmail Sarı

İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı