Kök hücre verici havuzuna kaydedilen kişinin doku grubu ile uyumlu bir hasta bulunduğunda, kaydedilen kişi ile iletişime geçilir. Gönüllülük durumu devam ediyorsa kök hücreler toplanır. Kök hücrelerin nasıl toplanıldığı konusunda farkındalığı olmayan kişilerde bağışçı olmaktan vazgeçme durumu en sık bu dönemde gözükür. Bu nedenle aşağıda yazdıklarımızı dikkatle okumanızı tavsiye ediyoruz.
Etiket Arşivi: lösemi
LÖKOSİTOZLU HASTAYA YAKLAŞIM
LENFADENOPATİLİ HASTAYA YAKLAŞIM
KANSIZLIĞIN AZ BİLİNEN BİR NEDENİ: MYELODİSPLASTİK SENDROM (MDS)
“Myelodisplastik Sendrom” kısa adı ile “MDS” halk arasında “kemik iliği tembelliği” olarak ifade edilen tıp literatüründe “kemik iliği yetmezliği hastalıkları” olarak bilinen hastalık grubu içerisinde yer alır. MDS’de sorun kemik iliği hücrelerindedir. Bu hücrelerin yapısı bozuktur ve düzgün çalışmazlar. Hastalığın en önemli yönü ise “akut lösemi” olarak bildiğimiz hızlı başlangıçlı ve hızlı seyirli lösemilere dönüşebilme özelliğinin olmasıdır.
TÜYLÜ HÜCRELİ LÖSEMİ
“Tüylü” ismi, lösemi hücrelerinin mikroskop altında görünme şeklinden gelir; hücrelerin görünümü tüylü bir görünüme benzediği için bu isim verilmiştir.
KRONİK MYELOİD LÖSEMİDE TEDAVİSİZ GÜNLERE AZ MI KALDI?
Kronik Myeloid Lösemide (KML) tirozin kinaz inhibitörlerinin (TKİ) kullanıma girmesi ile tedavi başarısında son 15 yıl içinde büyük ilerleme sağlandı. Kronik faz KML için 7 yıl olarak bilinen ortalama sağkalım bu tedavilerden sonra normal popülasyonun genel sağkalımına yaklaştı. Hastalar ve tedavinin alındığı ülkeler için en büyük sorunun ise tedavi süresinin ne kadar olması gerektiğinin netleşmemesi ve dolayısı ile tedavi maliyeti olduğu söylenebilir. İşte, Annals of Internal Medicine Tıp Dergisinde yayınlanan çalışma KML’de tedavisiz günlerin yakın olabileceğine yönelik umutları arttırdı.
CİLDİMDE MORARMALAR OLUYOR: ÖNEMLİ Mİ?
Halk arasında “morarma” ya da “berelenme” şeklinde ifade edilen durum eğer hiçbir yere çarpmaksızın veya çok az bir travma ile oluşuyorsa önemli bazı hastalıkların habercisi olabilir. Bu yazımızda bu nedenleri kısaca açıklamaya çalışacağız.
KLL HASTALARINDA IBRUTİNİB TEDAVİSİNİN YÖNETİMİ
İbrutinib, yüksek riskli ve relaps/refrakter kronik lenfositik lösemi (KLL) hastaları için umut vaat eden bir tedavidir. Nispeten sağlıklı genç hastalarda yapılan klinik çalışmalarda ibrutinib iyi tolere edilmiştir. Bununla birlikte, toplumda kullanımı yaygınlaştıkça, tüm advers olay profili ortaya çıkmış ve başlangıçta beklenenden daha zorlayıcı olduğu ispatlanmıştır. Toplum tabanlı kullanım ile ilgili yayınlarda tedavinin ilk yılında kesilme oranları %40 gibi yüksek bir oranda tahmin edilmektedir. Blood dergisinin son sayısında yayınlanan “How I treat” serisinde ibrutinib başlanan KLL hastalarının değerlendirilmesi ve yönetimi ile birlikte, ibrutinib toksisitesinin nasıl azaltılacağı ve yönetileceğine dair bilgilere de yer veriliyor. Derlemede tartışılan başlıca konuları; kanama riski, özellikle atriyal fibrilasyon olmak üzere kardiyak komplikasyonlar, ilaç etkileşimleri ve enfeksiyonlar olarak sıralayabiliriz. Keyifli okumalar…
“BEYAZ KÜRE (WBC) YÜKSEKLİĞİ” SADECE İNFEKSİYONA MI İŞARET EDER?
WBC (BEYAZ KÜRELER) DEĞERİM DÜŞÜK: NEYİM VAR?
Bu yazımızda tetkik sonucunu gördüğünde trombosit düşüklüğü kadar hastalarımıza panik yaptıran başka bir durumu, lökosit düşüklüğünü ve nedenlerini açıklamaya çalışacağız. Lökosit düşüklüğünde hastalarımızın ilk aklına gelen aynı trombosit düşüklüğünde olduğu gibi lösemidir. Hâlbuki WBC, beyaz küreler ya da savaşçı hücreler olarak bilinen lökositlerin düşüklüğü yalnızca lösemide olmaz.
Tam kan sayımında üç hücre grubu değerlendirilir. Bu hücreler alyuvarlar (eritrositler= kırmızı küreler), pıhtılaşma hücreleri (trombositler=kan pulcukları) ve akyuvarlar (lökositler=savaşçı hücreler) olarak bilinirler.
Kan damarları içinde dolaşan beyaz küre sayısı mm3’de 4.000-10.000 hücredir. Bu değer 4.000 altına düştüğünde lökopeniden bahsedilir. Yine aynı trombosit düşüklüğü gibi bir laboratuvar bulgusudur. Bir hastalık değildir. Bu laboratuvar bulgusuna yol açan hastalığın araştırılması gerekir.
Hastaların çoğunun tam kan sayımı tetkikinde gördüğü WBC değeri düşüklüğü lökopeniyi gösterir. Şu durum ve hastalıklarda lökopeni oluşmaktadır:
- Nezle, grip dahil virüslerin yol açtığı hastalıklar
- Doğuştan kemik iliği yapımının bozuk olduğu hastalıklar
- Kemik iliğini işgal eden kanserler
- Tıp dilinde “otoimmün” olarak ifade ettiğimiz, vücudun bağışıklık sisteminin bu hücreleri ve kemik iliğini harap ettiği durumlar
- Şiddetli ve bakterilerin yol açtığı infeksiyonlar
- İlaçlar (Hemen her ilaç beyaz küreleri düşürebilir).
- Vücutta “infeksiyon dışı iltihap” yapan durumlar
- Kemik iliği yetmezlikleri (Aplastik anemi, myelodisplastik sendrom)
- Kemoterapiler
- AIDS hastalığına yol açan HIV virüsü
- İleri derecede dalak büyüklüğü
- Lösemiler
- Romatizmal hastalıklar (Lupus, Romatoid artrit gibi)
- Beslenme bozuklukları
- Vitamin eksiklikleri
- Radyasyon tedavisi
- Verem (Tüberküloz)
Tam kan sayımında WBC değeri düşük olan bir hastanın öncelikle panik yapmaması, bu laboratuvar değerinin lösemi dışında birçok hastalığın bulgusu olabileceğini bilmesi ve ilgili hekim ya da hekimlerle işbirliği yaparak tüm bu hastalıklar açısından değerlendirilmesi gerekmektedir.
Sağlık ve umutla kalın…
Prof. Dr. H. İsmail Sarı
İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı
KAYNAK:
- mayoclinic.org
- William H. Kreisle MD, Manuel Modiano MD, in Decision Making in Medicine (Third Edition), 2010.