Anasayfa » Etiket: myeloma

Etiket Arşivi: myeloma

İMMÜNOTERAPİ İLE BİRLİKTE UYGULANAN RADYOTERAPİ SONRASI YAN ETKİLER ARTIYOR MU?

Sanal olarak takip etme fırsatı bulduğumuz ASCO20 kongresinde yayınlanan çalışmaları özetlemeye devam ediyoruz. Bilimsel Programda sunulan bir araştırmada, bağışıklık kontrol noktası inhibitörü (Immün checkpoint inhibitör=ICI) tedavisi ile radyoterapi alan hastaların hematolojik toksisite ve pnömoni için daha büyük bir risk altında olabileceği bildirildi.

ASCO20 Sanal Kongre Bilimsel Programında sunulan bir araştırmada, bağışıklık kontrol noktası inhibitörü (Immün checkpoint inhibitör=ICI) tedavisi ile radyoterapi alan hastaların hematolojik toksisite ve pnömoni için daha büyük bir risk altında olabileceği ancak bu bağlantıyı doğrulamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç olduğu bildirildi.

Önceki araştırmalar, ICI tedavisi ile birleştirildiğinde, radyoterapinin T hücresi ve inflamatuar yanıtı artırarak toplam yanıt olasılığını iyileştirebileceği düşündürmekteydi. Bununla birlikte, radyoterapinin ICI alan hastalar arasında advers olay (AE) riskini artırıp artırdığı bilinmemektedir.

Bir grup araştırmacı, radyoterapi eklenmesinin AE riskini etkileyip etkilemediğini belirlemek için 66 prospektif ICI çalışmasından toplanan verileri değerlendirdi. Tüm çalışmalar 2019’un sonuna kadar ABD Gıda ve İlaç İdaresi’ne (FDA) sunuldu.

Analize dahil edilen 30.809 hasta radyoterapi (7835 hasta) alıp almamalarına (22.974 hasta) göre sınıflandırıldı. Radyoterapi alan  ve almayan grubun sırasıyla ortalama yaşları 60.5 ve 61.5 yıl, % 63.7’si ve% 61.5’i erkekti ve % 29.4’ü ve% 41.8’i daha önce 0 veya 1 sıra tedavi almıştı. Her iki grupta da en sık rastlanan kanser türü akciğer kanseri (radyoterapi kolunda % 30.6 ve radyoterapi kolunda% 44.7) idi.

Toplam AE oranı her iki grupta benzerdi. Fakat eğilim skoru eşleşmesinden sonra, analizler tüm derecedeki nötropeninin (radyoterapi ile %9.7’ye karşı radyoterapisiz %5.8), trombositopeninin (sırasıyla % 8.2’ye karşı%3.7) ve yorgunluğun (sırasıyla %50.5’e karşı %48) radyoterapi görenlerde daha fazla olabileceğini gösterdi.

Endokrinopatiler radyoterapi ile daha az  (sırasıyla% 10.7’ye karşı% 12) görülmüştür.

Araştırıcılar temel demografik özelliklerin karşılaştırılabilirliğini, kapsamlı AE profilini ve zamanlamasını belirlemeye yönelik analizlerin devam ettiğini bildirdiler.  

Kaynak

Anscher MS, Arora S, Weinstock C, et al. Impact of radiotherapy on risk of adverse events in patients receiving immunotherapy: a U.S. Food and Drug Administration pooled analysis. Presented at: ASCO20 Virtual Scientific Program. J Clin Oncol. 2020;38(suppl):abstr 3018.

SELİNEXOR İLE ÜÇLÜ TEDAVİ MULTİPL MİYELOMDA KLİNİK SONUÇLARI İYİLEŞTİRİYOR

Sanal olarak takip ettiğimiz ASCO 2020 kongresinden hastalarımıza yeni tedaviler konusunda güzel haberler vermeye devam ediyoruz.
Faz 3 BOSTON çalışması, multipl miyelomlu (MM) hastalarda selinexor, bortezomib ve deksametazon (SVd) kombinasyonu ile bortezomib ve deksametazon (Vd) kombinasyonunu karşılaştırmış haftalık SVd kombinasyonunun haftada iki kez Vd ile karşılaştırıldığında progresyonsuz sağkalımı (PFS) ve toplam yanıt oranlarını (ORR) önemli ölçüde iyileştirdiğini bulmuştur.

Faz 3 BOSTON çalışması, multipl miyelomlu (MM) hastalarda selinexor, bortezomib ve deksametazon (SVd) kombinasyonu ile bortezomib ve deksametazon (Vd) kombinasyonunu karşılaştırmış haftalık SVd kombinasyonunun haftada iki kez Vd ile karşılaştırıldığında progresyonsuz sağkalımı (PFS) ve toplam yanıt oranlarını (ORR) önemli ölçüde iyileştirdiğini bulmuştur.

BOSTON Çalışması’nın (ClinicalTrials.gov Tanımlayıcısı: NCT03110562) ilk sonuçları, ASCO20 Sanal Bilimsel Programı sırasında Yunanistan’daki Atina Üniversitesi’nden Meletios Dimopoulos tarafından sunuldu.

Selinexor, sınıfının ilk oral, selektif bir exportin-1 inhibitörüdür. SVd kombinasyonunun daha önce nüks / refrakter MM hastalarında yapılan faz 1b/2 çalışmasında haftada bir kez SVd’nin iyi tolere edildiği ve anti-MM aktivitesi gösterdiği saptanmıştı.

BOSTON çalışması, daha öncesinden 1-3 anti-MM rejimi alan Nüks/dirençli MM hastalarında haftalık SVd ile haftada iki kez uygulanan Vd kombinasyonunu karşılaştıran faz 3 randomize bir çalışmadır. Birincil sonlanım noktası PFS olan çalışmanın ve ikincil sonlanım noktaları arasında ORR, toplam sağkalım (OS) ve MM’li birçok hastada haftada iki kez Vd rejiminin uzun süreli kullanımını sınırlayan periferik nöropati (PN) ile ilgili klinik sonuçlar bulunmaktadır.

Ortanca yaşları 67 (38-90 yıl) olan toplam 402 hasta çalışmaya alındı (195 hasta SVd ve 207 hasta Vd aldı; % 57.1’i erkekti). Başlangıçtaki hasta ve hastalık özellikleri açısından tedavi kolları arasında

Vd kombinasyonuna S eklenmesi, erken ve kalıcı bir PFS faydası gösterdiği ve SVd kolundaki hastaların Vd kolundaki hastalara kıyasla anlamlı derecede uzamış PFS’ye sahip olduğu (medyan, 13.93’e karşı 9.46 ay; HR, 0.70; P = .0075) görülmüştür. Çalışmayı sunan Dimopoulos, alt grup analizinde “PFS faydasının daha önce lenalidomide maruz kalan hastalarda da görüldüğünü” vurguladı.

Çalışmayı sunan Dimopoulos, “MM birinci basamak tedavisi olarak lenalidomid sıklıkla daratumumab ile birlikte kullanıldığından nüks/dirençli hastalık grubu için   IMiD içermeyen bir seçeneğe sahip olması BOSTON çalışmasının önemli bir bulgusu” dedi.

SVd kolunda Vd koluna kıyasla ORR önemli ölçüde daha yüksek saptandı (% 76.4’e karşı% 62.3, P = .0012). ORR’deki bu fayda, 65 yaş ve üstündeki hastalar ve yüksek riskli sitogenetikler de dahil olmak üzere tüm alt gruplarda gözlemlenmiştir. Ortanca OS Vd ile 25 ay saptandı ve SVd ile henüz ulaşılmadı. Yan etkiler açısından bakıldığında, toplam PN oranı SVd ile Vd’den anlamlı olarak daha düşüktü (% 32.3’e karşı% 47.1; P = .0013).

The most frequent treatment-related AEs (grade ≥3) for SVd vs Vd were thrombocytopenia (39.5% vs 17.2%, respectively), fatigue (13.3% vs 1.0%, respectively), and nausea (7.7% vs 0%, respectively).

Treatment discontinuation was similar in both arms (81% SVd vs 82% Vd). Disease progression was the most common reason for discontinuation (34% in the SVd arm vs 52% in the Vd arm). At 17.4 months follow-up, more deaths had occurred in the Vd arm (30%) than in the SVd arm (24%).

SVD’ye karşı Vd için en sık tedavi ile ilişkili advers olaylar (derece ≥3) trombositopeni (sırasıyla % 39.5’e karşı %17.2), yorgunluk (sırasıyla %13.3’e karşı %1.0) ve bulantı (sırasıyla %7.7’ye karşı %0) idi.

Tedavi kesilmesi her iki kolda da benzerdi (%81 SVd ve %82 Vd). Hastalığın ilerlemesi en sık tedavi bırakma nedeni idi (SVd kolunda %34, Vd kolunda %52). 17.4 aylık takipte Vd kolunda (%30) SVd kolundan (%24) daha fazla ölüm meydana gelmiştir.

Kaynak

1. Dimopoulos MA, Delimpasi S, Simonova M, et al. Weekly selinexor, bortezomib, and dexamethasone (SVd) versus twice weekly bortezomib and dexamethasone (Vd) in patients with multiple myeloma (MM) after one to three prior therapies: Initial results of the phase III BOSTON study. Presented at: ASCO20 Virtual Scientific Program. J Clin Oncol. 2020;38(suppl):abstr 7031.

Sonuç olarak; multipl miyelomlu hastalarda genel olarak bu veriler haftada bir kez [SVd] rejiminin yeni bir tedavi standardı ve en uygun üçlü tedavisi olabileceğini göstermektedir.

MİYELOM HASTALARININ COVID 19 PANDEMİSİ DÖNEMİNDE SIK SORDUĞU SORULAR

Yeni tip corona virus infeksiyonu (covid 19) ile enfekte olan insan sayısı tüm dünyada 6.1 milyon kişiye ulaşırken, ölüm sayısı 370 bin oldu. Hematolojik kanserler olarak bilinen lenfoma, multiple myeloma ve lösemi hastalığına sahip kişilerde mevcut hastalıkların bağışıklık sistemini etkilemesi nedeniyle covid 19 infeksiyonundan etkilenme konusunda ister istemez bir endişe hakim. Bu yazımızda miyelom hastalarının covid 19 pandemisi döneminde bu endişe ile ilgili olarak sık sorduğu soruları özetlemeye çalıştık.

Hastalığımın henüz tedavi gerektiren aşikar miyelom haline gelmediği ve “smoldering miyelom” denilen öncü formu olduğu söylendiği için henüz bir tedavi almıyorum.   Herhangi bir özel önlem almalı mıyım?

“Smoldering” terimi “için için yanan” anlamında kullanılmaktadır. Bu durumda kişide henüz aşikar miyelom gelişmemiştir ve tüm tedavi kriterlerini karşılamadığı için –klinik çalışma kapsamı hariç- rutin pratikte herhangi bir tedavi verilmeden hasta izlenmektedir. Smoldering miyelomlu kişilerin tamamen normal bağışıklığa sahip olup olmadığı veya aktif miyelomda olduğu gibi bozulmuş olup olmadığı bilinmemektedir. Smoldering miyelom hastalarının çoğunun iki uç arasında bir yerde olması muhtemeldir. Bu nedenle, her bireyin sosyal mesafeyi ve iyi hijyen uygulamalarını takip etmesini şiddetle tavsiye ederiz. Şu anda, belirli ek öneri yoktur. Ateş, öksürük, vücut ağrıları, yorgunluk ve nefes darlığı gibi COVID-19 enfeksiyonunun yaygın semptomlarından biri mevcutsa, hemen doktorunuzu aramalısınız.

Smoldering Miyelom için bir klinik araştırma kapsamında ilaç tedavisi alıyor iseniz, tedaviyi sürdürme, geciktirme veya durdurma konusundaki öneriler için doktorunuzla konuşmalısınız.

Beyaz kan hücresi / nötrofil sayım düşük. Mevcut tedaviye ek olarak herhangi bir şey yapmam gerekiyor mu?

Beyaz kan hücresi sayınızı desteklemek için büyüme faktörleri (Neupogen, Neulasta) kullanıp kullanmayacağınızı ve bağışıklık sisteminizi desteklemek için aylık olarak intravenöz immünoglobulin (IVIG,) verilip verilmeyeceğini doktorunuzla görüşmenizi öneririz. Doktorunuz ayrıca beyaz kan hücresi sayınız artıncaya kadar anti-biyotik ve anti-mantar ilaç almanızı da önerebilir.

Normal immünoglobulin / antikor seviyelerim düşük. Mevcut tedaviye ek olarak herhangi bir şey yapmam gerekiyor mu?

Özellikle daha öncesine ait sık infeksiyon öykünüz varsa, bağışıklık sisteminizi desteklemek için aylık olarak intravenöz immünoglobulin (IVIG) kullanmanız konusunda doktorunuzla görüşmenizi öneririz. Doktorunuz ayrıca immünoglobulin / antikor seviyeleri normale dönene kadar yine anti-biyotik ve mantar önleyici ilaç almayı önerebilir.

Enfeksiyonlara karşı korunmak için her ay IVIG alıyorum. Bunun COVID-19 enfeksiyonunu daha da kötüleştirebileceğini duydum. Bu doğru mu?

Şu anda, aylık koruyucu IVIG uygulamasının  COVID-19 enfeksiyonu üzerinde olumlu veya olumsuz herhangi bir etkisi olduğuna dair güvenilir bir kanıt yoktur. IVIG tedavisine acil kriz geçene kadar devam edip etmeyeceğinize karar vermek için miyelom tedavi ekibinizle konuşmalısınız.

COVID-19’u tedavi etmek için klinik çalışmalarda birkaç ilaç olduğunu duydum. Bunlar için bir reçete almalı ve enfeksiyon belirtileri olması durumunda bunları kullanmalı veya kullanmak üzere evde saklamalıyım?

Mevcut bilgilerimiz dahilinde covid-19 tedavisinde birebir etkinliği gösterilmiş bir tedavi yöntemi yoktur. Özellikle, yakın zamanda Lancet Tıp Dergisinde hidroksikolorokin, klorakin ve bunların hastaneye yatırılan Kovid-19 hastaları üzerindeki etkilerini gözlemleyen bir çalışma yayınladı. Yetkililer, ilacın tek başına veya makrolid grubu antibiyotik ile birlikte kullanıldığında, daha yüksek bir ölüm oranı beklendiğini bildirdiler. Adını sıkça duyduğumuz remdesivir isimli ilacı ise ABD Sağlık Bakanlığı’na bağlı Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), sadece acil durumlarda ve ümitsiz koronavirüs hastalarında kullanılmasını onayladı. Bu iki ilacın dışında da çok sayıda ilacın klinik çalışması devam etmektedir ve henüz net bir veri elde edilmemiştir. Şu an için bilinen gerçek ise, bu ilaçlardan herhangi birinin COVID-19 enfeksiyonunu önleyebileceğine veya enfeksiyonu evde tedavi etmek için kullanılabileceğine dair bilimsel bir kanıt olmadığıdır. Bu nedenle miyelom tedavi ekibinize danışmadan bunlardan hiçbirini almamalısınız. Büyük olasılıkla ekibiniz de bu ilaçları almamanızı tavsiye edecekdir.

Ateş durumunda antibiyotik kullanmalı mıyım?

Anti-biyotikler bakteriyel enfeksiyonları tedavi eder; COVID-19 gibi bir virüs üzerinde hiçbir etkisi olmayacaktır. Ek olarak, doktor gözetiminde anti-biyotik almak, anti-biyotik dirençli bakterilerin gelişimini teşvik eder. Bir enfeksiyon ve/veya ateş durumunuz olursa, doktorunuzun rehberliği olmadan kendinizi evde tedavi etmek yerine tıbbi yardım almalısınız.

COVID-19 enfeksiyonu durumunda “Steroid Olmayan Antienflamatuar İlaçlar” (NSAID’ler) almamam gerektiğini duydum. Bu konudaki öneriniz nedir?

Miyelom hastalarında zaten bu ilaçların kullanılması böbrek yetmezliği için artan risk nedeniyle önerilmez. COVID 19 durumundan bağımsız olarak bu ilaçları hekiminiz ile görüşmeden almanızı önermiyoruz.  

Miyelom tedavi planımın bir parçası olarak steroid (prednizolon, deksametazon) alıyorum ve bunları almamam gerektiğini duydum. Bu doğru mu?

Steroid tedavisinin covid 19 hastalarında hastanede yatış süresi ve ölüm riskini artırması, ek enfeksiyon gelişimini kolaylaştırması nedeni ile tedavinizde bazı düzenlemeler yapılabilir. Bununla birlikte, steroidler çoğu miyelom tedavisinin önemli bir parçasıdır, bu nedenle miyelom tedavi ekibinizle devam etmenin riskleri ve yararları hakkında konuşmalısınız.

Zona profilaksisi için asiklovir veya valasiklovir kullanıyorum. Bu COVID-19 enfeksiyonunu önlemeye yardımcı olur mu?

Hayır. Güncel veriler ışığında, asiklovir veya valasiklovir kullanımının COVID-19 üzerinde herhangi bir etkisi olduğuna dair bir kanıt yoktur. Öncelikli olarak sosyal mesafe ve iyi hijyen kurallarına uymalısınız.

Soğuk algınlığı / grip mevsiminde başka ilaç almam gerekir mi?

Multipl miyelom için onaylanmış ilaçların çoğu ek enfeksiyon gelişimini artıran ilaçlardır. Bu nedenle, bu enfeksiyonlara karşı korunmak için profilaktik anti-mikrobiyal ilaç kullanmanız gerekirir. Proteazom inhibitörü (Velcade, Kyprolis, Ninlaro) tedavisi görüyorsanız, zona hastalığını önlemek amacı ile anti-viral ilaç önerilmektedir. Anti-CD38 ajanları (Darzalex, Sarclisa) için, zona hastalığını önlemek ve test yapıldığında Hepatit B virüsüne maruz kalma olasılığınız varsa anti-viral ilaç kullanmanız önerilecektir. Yüksek doz steroidlere uzun süre maruz kalan hastalarda (Pneumocystis jirovecii adlı bir organizmanın neden olduğu bir pnömoniyi önlemek için koruyucu ilaç verilmesi konusunda doktorunuzla görüşmelisiniz. Şu anda COVID-19’a özgü başka ilaç önerilmemektedir.

Geçen yıl otolog kök hücre nakli oldum. Mevcut tedaviye ek olarak herhangi bir şey yapmam gerekiyor mu?

Hayır. Hekiminizin önerisi ile Zona hastalığını önlemek için koruyucu anti-viral ilaç kullanmalısınız. Her ne kadar allojenik nakildeki kadar keskin kurallar olmamakla birikte otolog nakilde de nakil olduğunuz merkezin mevcut aşılama programına uymalısınız. Şu anda COVID-19’a özgü başka ilaç önerilmemektedir.

Hastalığım için kök hücre toplanması ve / veya otolog kök hücre nakli planlandı. COVID-19 salgını bunu etkiler mi?

Transplantasyonda önde gelen tıbbi organizasyonlar [Amerikan Transplantasyon ve Hücresel Terapi Derneği (ASTCT), Avrupa Kemik İliği Nakli Derneği, Mayo Kliniği gibi] uygulanacak algoritmalar ile ilgili önerilerini tavsiyelerini gerek kendi sitelerinde gerekse bilimsel yayınlarda yayınladı. Bu öneriler bazı detaylarda farklı olmakla birlikte, sizi takip eden hekimleriniz bu önerileri kendi tecrübeleri ile harmanlayarak gerekli önerileri yapacaktır.

Bu rehberler ışığındaki önerilerimizi şöyle sıralayabiliriz:

1. Remisyonda iseniz ve kök hücre toplanması ve nakli “konsolidasyon” yani pekiştirme tedavisi için programlanmışsa, acil kriz geçene kadar her ikisini de geciktirme konusunda doktorunuzla görüşmenizi öneririz.

2. Kök hücre mobilizasyonu dediğimiz kemik iliğindeki kök hücrelerin kana geçirilmesi sürecine (kemoterapi ve / veya büyüme faktörleri) daha önce başladıysanız, toplamanın devam edip etmeyeceğini doktorunuzla tartışmalısınız

3. Kök hücreleriniz toplansa bile, nakil işleminin geciktirilmesini ya da geciktirilmemesini tartışmalısınız. Eğer geciktirilme kararı verilirse nakil için doğru fırsatı beklerken doktorunuz ayaktan kemoterapiye geri dönmenizi önerebilir.

4. Doktorunuz nükseden hastalığın tedavisi için otolog kök hücre nakli önerdiyse, devam edip etmemeniz konusunda yinebir görüşme yapmalısınız. Alternatif tedaviler olabilir, ancak doktorunuz otolog nakli en iyi seçenek olarak düşünüyorsa, şu anda devam etmenin risklerini ve faydalarını gecikmeye karşı tartmalısınız.

5. Bu konuları özellikle sizi tedavi eden ve bu nedenle hastalık durumunuzu en iyi bilen tedavi ekibinizle yapmak en uygun davranış olacaktır. 

Prof. Dr. H. İsmail SARI

İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı

Kaynaklar

1. Terpos E et al. Management of patients with multiple myeloma in the era of COVID-19 pandemic: a consensus paper from the European Myeloma Network (EMN). Leukemia 2020:1-12.

2. Malard F, Mohty M. Management of patients with multiple myeloma during the COVID-19 pandemic. Lancet Haematol 2020:435-437.

3. Al Saleh AS, Sher T, Gertz MA. Multiple Myeloma in the Time of COVID-19. Acta Haematol 2020:1-7.

4. Per Ljungman et al. The Challenge of COVID-19 and Hematopoietic Cell Transplantation; EBMT Recommendations for Management of Hematopoietic Cell Transplant Recipients, Their Donors, and Patients Undergoing CAR T-cell Therapy. Bone Marrow Transplant 2020:1-6.

MAYIS 2020 FDA ONAYLARI

Tüm dünyanın covid-19 ile mücadele ettiği bu dönemde Hematoloji – Onkoloji alanında onay alan ilaçları sizler için derledik. Mayıs ayının en önemli gelişmesi cilt altı daratumumab (darzalex faspro) tedavisinin miyelom hastaları için onay alması oldu.

  • FDA, nivolumab (OPDIVO, Bristol-Myers Squibb Co.)  ve ipilimumab (YERVOY, Bristol-Myers Squibb Co.) ile birlikte 2 siklus platin-dublet kemoterapi kombinasyonunu epidermal büyüme faktörü reseptörü (EGFR) veya anaplastik lenfoma kinaz (ALK) genomik tümör aberasyonları olmayan metastatik veya tekrarlayan küçük hücreli dışı akciğer kanseri olan hastalar için birinci basamak tedavi olarak onayladı (26 Mayıs 2020).
  • FDA, anaplastik lenfoma kinaz (ALK) pozitif metastatik küçük hücreli dışı akciğer kanseri (NSCLC) olan yetişkin hastalar için brigatinib (ALUNBRIG, ARIAD Pharmaceuticals Inc.) tedavisini onayladı. (22 Mayıs 2020).
  • FDA, enzalutamid veya abirateron ile tedaviyi takiben progresyon gösteren, zararlı veya şüpheli zararlı germ hattı veya somatik homolog rekombinasyon onarım (HRR) gen mutasyonlu metastatik kastrasyona dirençli prostat kanseri (mCRPC) olan yetişkin hastalar için olaparib (LYNPARZA, AstraZeneca Pharmaceuticals, LP) tedavisini onayladı (19 Mayıs 2020).
  • FDA, yüksek PD-L1 ekspresyonuna sahip metastatik küçük hücreli dışı akciğer kanseri (NSCLC) olan yetişkin hastaların ilk basamak tedavisinde atezolizumab (TECENTRIQ®, Genentech Inc.) tedavisini onayladı (18 Mayıs 2020).
  • FDA, imatinib de dahil olmak üzere 3 veya daha fazla kinaz inhibitörü ile önceden tedavi görmüş ileri evre gastrointestinal stromal tümörü (GIST) olan yetişkin hastalar için ripretinib (QINLOCK, Deciphera Pharmaceuticals, LLC.) tedavisini onayladı (15 Mayıs 2020).
  • FDA, androjen reseptör yönlü tedavi ve taksan bazlı kemoterapi alan ile tedavi edilen zararlı BRCA mutasyonu (germ hattı ve / veya somatik) ilişkili metastatik kastrasyona dirençli prostat kanserine (mCRPC) sahip hastalar için rucaparib (RUBRACA, Clovis Oncology, Inc.) tedavisi için hızlandırılmış onay verdi. yönlendirilmiş tedavi ve taksan bazlı kemoterapi (15 Mayıs 2020).
  • FDA, pomalidomid (POMALYST, Celgene Corporation) endikasyonunu, HIV-negatif yetişkin erişkin hastalarda kaposi sarkomu ve yüksek aktif antiretroviral tedaviye rağmen başarısızlık görülen hastaları da içerecek şekilde genişletmiştir (14 Mayıs 2020).
  • FDA, ilk basamak platin tabanlı kemoterapi ile tam ya da parsiyel yanıt elde edilmiş ve kanseri zararlı veya şüpheli zararlı BRCA mutasyonu ve/veya genomik instabilite ile tanımlanmış homolog rekombinasyon eksikliği pozitif durumu ile ilişkili ileri evre epitelyal ovaryen, fallop tüp kanseri veya primer peritoneal kanseri olan yetişkin hastaların ilk basamak tedavisi için olaparib (LYNPARZA®, AstraZeneca Pharmaceuticals, LP)  endikasyonunu bevacizumab kombinasyonunu içine alacak şekilde genişletti (8 Mayıs 2020).
  • FDA aşağıdaki endikasyonlar için selpercatinib’e (RETEVMO, Eli Lilly ve Company) hızlandırılmış onay verdi:

• Metastatik RET füzyon pozitif küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) olan yetişkin hastalar;

• Sistemik tedavi gerektiren ileri veya metastatik RET-mutant medüller tiroid kanseri (MTC) olan 12 yaş ve üstü erişkin ve pediatrik hastalar;

• Sistemik tedavi gerektiren ve radyoaktif iyot dirençli (radyoaktif iyot uygunsa) ileri veya metastatik RET füzyon pozitif tiroid kanseri olan ve 12 yaşın üzerindeki yetişkin ve çocuk hastalar (8 Mayıs 2020).

  • FDA, tümörleri mezenkimal-epitelyal geçişin (MET) ekzon 14 atlamasına yol açan bir mutasyona sahip olan metastatik küçük hücreli dışı akciğer kanseri (KHDAK) olan yetişkin hastalar için capmatinib’e (TABRECTA, Novartis) hızlandırılmış onay verdi (6 Mayıs 2020
  • FDA, yeni tanı veya nüks/ dirençli multipl miyelomlu yetişkin hastalar için daratumumab ve hyaluronidaz-fihj’i (DARZALEX FASPRO, Janssen Biotech, Inc.), başka bir deyiş ile subkutan (cilt altı) daratumumabı onaylamıştır (1 Mayıs 2020).

Prof. Dr. H. İsmail SARI

İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı

Kaynak

1. fda.gov

MİYELOM TEDAVİSİNDE YENİ GELİŞME

ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA), relaps refrakter multipl miyelomlu (RRMM) yetişkin hastaların tedavisi için, en az dört tedavi almış ve hastalığı en az iki proteazom inhibitörü, en az iki immünomodülatör ajan ve bir anti-CD38 monoklonal antikoru dahil olmak üzere diğer birkaç tedavi formuna dirençli olan yetişkin hastaların tedavisinde ağızdan alınan selinexor tabletlere hızlandırılmış onay vermiştir.

İlacın etki mekanizmasının XPO1 adı verilen taşıyıcı bir proteinin baskılanarak tümör oluşumunu engelleyen proteinlerde çekirdek içinde artma ve kanser yapan proteinlerde ise azalma sağlanması şeklinde olduğu belirtiliyor.

Multipl miyelom, plazma hücrelerinde başlayan (antikor üreten beyaz kan hücreleri) kanserdir ve ayrıca “plazma hücreli miyelom” olarak da adlandırılabilir. Anormal plazma hücreleri kemik iliğinde çoğalır ve vücudun birçok kemiğinde tümörler oluşturur. Daha fazla antikor yapıldığı için kanın durağanlaşmasına neden olabilir ve kemik iliğinin yeteri kadar sağlıklı kan hücreleri yapmasını engelleyebilir. Multipl miyelomun kesin nedenleri bilinmemektedir, ancak yaşlı bireylerde daha fazla görülür.

Deksametazon ile kombinasyon halinde Selinexor ile tedavi edilen RRMM’li 83 hastada etkinlik değerlendirilmiş ve çalışmanın sonunda, toplam cevap oranı % 25.3 olarak ölçülmüştür. İlaç tedavisine verilen ortanca yanıt süresi 3.8 ay olarak saptanmıştır.

Selinexor tabletlerini deksametazon ile birlikte alan hastaların ortak yan etkileri arasında düşük beyaz kan hücresi sayısı (lökopeni), bir tür beyaz kan hücresi olan nötrofil sayısının düşmesi (nötropeni), düşük trombosit sayısı (trombositopeni) ve kansızlık anemi) sayılabilir. Hastalarda tedavi sırasında ayrıca kusma, bulantı, yorgunluk, ishal, ateş, iştah ve kilo kaybı, kabızlık, üst solunum yolu enfeksiyonları ve düşük kan sodyum düzeyleri (hiponatremi) olabileceği de bildirilmiştir.

 Miyelom hastalığında selinexor tedavisini detaylı açıklayan çalışmaya linki tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Sağlık ve umutla kalın…

Prof. Dr. H. İsmail SARI
İç Hastalıkları ve Hematoloji Uzmanı

Referans
https://www.fda.gov/news-events/press-announcements/fda-approves-new-treatment-refractory-multiple-myeloma

MİYELOM VE BESLENME

MİYELOM VE BESLENME

Antikor yapan hücrelerin kanseri olarak bilinen Miyelom hastalığında da tıpkı tüm kanser tiplerinde ve diğer kemik iliği kanserlerinde olduğu gibi bağışıklık sistemini güçlendiren, kemik ve kıkırdak yapılarını güçlendiren ve organları yormayan bir beslenme pratiği uygulamak gerekir. Hastalığın neden olduğu pek çok yakınma ve klinik bulgular doğru ve bilinçli bir beslenme programıyla kontrol altına alınabilir veya hafifletilebilir.

Devamını Oku »

Bilimsel Toplantılar ve Önemi

Bilimsel Toplantılar ve Önemi

Sağlık bilimleri dalı olan tıp ile ilgili bilimsel toplantılar; çeşitli hastalıkların nedeni, tanısı ve tedavilerinin en üst düzeyde tartışıldığı, özgün bilimsel yeniliklerin ilk kez açıklandığı, katılımcıların karşılıklı olarak bilgi alışverişinde bulunduğu toplantılardır. Ayrıca klinisyen ve akademisyenlerin mevcut bilgilerini taze tutma veya güncellemeleri bilimsel toplantılara düzenli katılımları ve katkıları ile mümkündür.

Tüm hastalıkların tedavisinde olduğu gibi hematoloji ve onkolojiyi ilgilendiren hastalıkların (kanserler, lösemi, lenfoma, kansızlık, kemik iliği yetmezliği vb) tedavisinde de yeni ilaçlar ve yöntemler ile büyük ilerlemeler kaydedildi. İşte, bu ilerlemelerin ana kaynağı olan klinik çalışmalar bahsettiğimiz bilimsel toplantı ve kongrelerde tartışılarak kamuoyuna duyurulmakta ve yeni tedavilerin ilgili onay kurumları tarafından onaylanarak rutin kullanıma girmesine katkıda bulunmaktadır.